YEMEN


Ah o yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir ?
Hangimiz bilmeyiz bu türküyü, hangimizin gözleri dolup içine bir sıkıntı çökmez bu satırlar söylenirken. Yıllardır söyler bu toprağın insanı bu türküyü. Yemen'de şehit olan askerlerimiz için yazılmıştır. Gidenin gelmediği yerdir Yemen bizim gözümüzde uzaktır, zalimdir... Romalı coğrafyacılar tarafından ise Arabia Felix yani; Mutlu Arabistan olarak tanımlanmıştır. Ancak ne yazık ki günümüzde o mutluluğun yerini kan ve gözyaşı aldı. Son yıllarda ciddi oranda şiddetlenen mezhep çatışmalarının yada bir diğer ifade ile İran - Suud çekişmesinin sıcak cephe hatlarından birisi konumuna geldi Yemen. 1979 yılında Humeyni'nin Pehlevi Hanedanını devirerek İran'a dönmesi ile beraber İran İslam Devrimi gerçekleşti. Ancak Humeyni başta olmak üzere Pehlevi hanedanını devirmede etkin rol üstlenen mollaların İslam Devrimini çevre ülkelerede yayma girişimleri bölge ülkelerinden bir çoğunun İran'a karşı çok sert bir tutum takınmalarına sebep oldu. Bu ülkelerin başında gelen ise şüphesiz ki Suudi Arabistan'dı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesi ile 2003 yılında Irak'ı işgali bölge ülkelerinde tedirginlik yaratırken İran için yeni bir fırsat doğurdu. Düşmanları Saddam'ın gitmesi ile bölgeyi çok iyi bilen ve dünyanın en büyük bürokrasi geleneğine sahip devletlerden birisi olan İran Amerika'nın bölgede istikrar sağlama konusunda asla başarılı olamayacaklarını biliyorlardı. Çünkü Amerika'nın Afganistan konusundaki başarısızlığını ve  bocalamasını en yakından takip edenler onlardı. Hatta Amerika 11 Eylül sonrası Afganistan'da ne yapacağını bile karar vermemişken İran'lı yetkililer sınır komşuları olan Afganistan'ın en ücra köşelerindeki El-Kaide kamplarının bile haritasını önlerine koymuştu. Çünkü radikal islamcı örgüt olan El-Kaide'nin en büyük hedeflerinden birisi şüphesiz ki Şii İran'dı. 1979 yılındaki Afganistan'ın Soyvet işgali ile birlikte Usame Bin Ladin'e yapmış olduğu silah ve para yardımının çok daha fazlasını yapan ülke ise Suudi Arabistan'dı. İran bu hamle ile şüphesiz ki kendisi için çok büyük bir tehditi bertaraf etmiş oldu. İran'ın Irak'taki en büyük silahı günümüzde Hadi Al-Amiri'nin liderliğini yaptığı Bedir Tugayları'dır. Çoğunluğu Irak'lı Şii milislerden oluşan oluşan örgüt İran-Irak savaşı sırasında İran saflarında savaşmıştır. Amerikan işgali sonrası Irak'a geri dönen ve Amerika ile anlaşarak siyasi bir parti olarak faaliyetlerine devam edeceği, silah bırakacağı konusunda antlaşmaya varan (aslında hiçbir zaman silah bırakmadı hatta daha da güçlendirdi) örgüt geçtiğimiz ay İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin emri ile IŞİD ile mücadele için Irak ordusu içerisinde mevzilendi. Bu sayede İran Irak'ın ordusunu tamamen ele geçirmiş oldu. Amerika'nın Irak'ı işgalini nasıl bir kazanca çevireceğini iyi bilen İran, IŞİD'in ortaya çıkması ile çok daha büyük atılımlara girişti. İran'ın Ortadoğu'daki kılıcı Kasım Süleymani IŞİD'ten temizlediği bölgelere Şii milisleri konuşlandırarak bu yerlerde kalıcı olmayı planlıyor. Müttefiki Suriye konusunda da Amerika ve batı'nın karşısına dikilen ülkelerin en başında gelen İran'dı. Suriye ordusuna IŞİD ve diğer muhalif gruplar ile mücadelede lojistik ve askeri anlamda en büyük askeri desteği veren İran Lübnan Hizbullah'ınıda savaşa çekerek diğer gruplara karşı Esad'ın büyük bir avantaj kazanmasını sağladı. IŞİD'in en büyük destekçisi olan Suudi sermayesine karşı İran'da Yemen nüfusunun %35 lik bir kısmını oluşturan Zeydi Mezhebine mensup olan Husi'lere örtülü olarak silah yardımları ve lojistik destek vermeye başladı. Yemen'de Ali Abdullah Salih rejiminin devrilmesinin ardından yönetime gelen Sünni Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'ye karşı isyan hareketlerine başlayan Husi'lerin diyalog görüşmelerinin kritik ismi Cumhurbaşkanı Hadi'nin özel kalem müdürü Ahmed Avad Bin Mübarek'i 17 Ocakta kaçırması ile beraber gerilim iyice tırmandı. Meclisi ele geçiren Husi'ler'e en büyük tepkiyi şüphesiz ki Suudiler verdi. Cumhurbaşkanı Hadi'yi güçlü bir biçimde destekleyen Suudiler İran'ın temsilcisi olarak gördükleri Husi'lerin etkisinin artmasına net bir biçimde karşılar. Öyle ki 2009 yılında petrol zengini Suudi devleti Saada vilayetindeki Şii isyancılara karşı hava harekatı düzenledi. Geçen yılda Husi'leri terör örgütü olarak ilan etti Son olarak Husi'lere karşı hava harekatına başlayan Suudi Arabistan'a başta Sudan, Ürdün, Bahreyn, Fas, Katar, Kuveyt gibi ülkelerin yanı sıra ekonomik olarak desteklediği Sisi yönetimindeki Mısır ve Amerika'da destek verdi. Ortadoğu'nun en fakir ülkesi olan Yemen'in Suudi'ler için vazgeçilmez olmasının sebebi mezhep politikalarının yanında stratejik bir ticaret güzergahı olan Bab'ül Mendep boğazınıda kontrol etmesidir. Suudi Arabistan'ın 6.500 yıllık tarihi geçmişi olan ve UNESCO tarafından koruma altında olan Sanaa şehrine vandalca yağdırdığı bombalardan sonra petrol fiyatları ve altın güne yükseliş ile başladı. Savaş yine her zamanki gibi zalimler için kazanç, masumlar için ise ölüm demekti... Son olarak toparlayacak olursak İran Irak ve Suriye'de Suudi destekli IŞİD ile, Suudiler ise Yemen'de İran destekli Husi'ler ile çatışma halinde. Ancak asıl savaşı veren 2 kuvvet var; Suudiler ve İran. Ortadoğu'da büyük parçayı kapmaya çalışan bu iki ülkenin güttüğü mezhepçilik savaşı, diğer bütün savaşlarda olduğu gibi yine insanlara ve tarihi eserlere zarar veriyor. Umarım en kısa zamanda Yemen için bir türkü daha yazılır. Duyduğumuzda gözümüzden hüzün yerine sevinç gözyaşlarının döküleceği bir türkü...

Yorumlar